İbrahim Uslu RTÜK Başkan Yardımcısı iken 26
Temmuz 2020’de sosyal medya hesabından, kaymakamlık idealini, 5 kez girdiği
kaymakamlık mülakatlarında yaşadıklarını ve gelecek ve meslek arayışında olan
tüm gençlere olan tavsiyelerini yazmıştı.
İŞTE KENDİ KALEMİYLE ÇOCUKLUK
HAYALİNİN HİKAYESİ
"Dün kütüphanemi düzenlerken; üniversite
yıllarına ve mezuniyet sonrası döneme ait sınav kitaplarımın ve notlarımın hala
durduğunu görünce o dönemden kalan kanun kitapçıklarına göz attım. KPSS,
kaymakamlık gibi sınavlarda çıkan hukuk konularına kanun kitapçıkları üzerinden
çalışmayı hem daha faydalı hem daha zevkli bulurdum. Bu sayede lisans eğitimini
aldığım Gazi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünün yoğun hukuk
müfredatı sayesinde sınavlarda anayasa, idare, idari yargı, medeni, borçlar, ceza,
ticaret gibi birçok hukuk dalında pek soru kaçırmazdım, iyi bir hukuk eğitimi
almıştık.
ÇOCUKLUK HAYALİM KAYMAKAMLIK
Her çocuğun muhatap olduğu "Büyüyünce ne
olacaksın?" sorusuna ilkokul beşinci sınıftan itibaren hep
"Kaymakam" diye cevap verirdim. Öğretmen olan amcam dışında çevremde
bırakınız bürokratı, normal bir memur bile yoktu.
Ben de zaten evladı olmaktan iftihar ettiğim
cefakar ve fedakar bir belediye işçisi Ali Usta'nın oğluydum.
Kaymakamlık idealim üniversiteyi bitirince
daha da artmıştı. Üniversite üçüncü sınıftan itibaren mezuniyet sonrasında
gireceğim sınavlara çalışmaya başladım, yazları da yaz okulunda üstten dersler
alarak dördüncü sınıfın yükünü çok büyük ölçüde hafifletmiştim. Çok iyi
hatırlıyorum saat 09.00'da Milli Kütüphane açılınca ders çalışmaya başlar, 22.00'de
kapanışına kadar aralıksız devam ederdim. Evdeki çalışmalarımla birlikte günlük
13-14 saat ders çalıştığım çok olmuştur ama 9 saatin altına indiğimi hiç
hatırlamam. 2006 Haziran ayında 3.53 mezuniyet ortalaması ile yüksek onur
listesine girerek mezun olmuştum. Hedef tabii ki ilk olarak kaymakamlık
sınavıydı. O dönem kaymakamlık sınavına girebilmek için önce KPSS P37 puan
türüne ait sıralamada dereceye girmiş olmak gerekiyordu. KPSS sonuçları
açıklandı ve sıkı çalışmanın meyvesi olarak oldukça iyi puanlar almıştım.
HEDEFİMDEN ŞAŞMADIM
KPPS'den aldığım yüksek puan sonrasında
kaymakamlık yazılı sınavına girmiş ve yazılı sınavı da başarı ile geçmiştim.
2007 Ocak ayıydı galiba, mülakata girdim. O dönem sonuçlar mülakatların
bitimini müteakip 7 gün içinde açıklanırdı ve bu da Cuma günü mesai saati
bitimine denk geliyordu. Saat 17.45 sularıydı ve yaralayıcı haberi aldım.
Başarısız diyordu sonuçta. Benim adıma büyük bir yıkımdı. Ancak hızlıca kendimi
toparladım ve yılmak yok diyerek tekrardan yola koyuldum, hedeften şaşmak yoktu.
Bir sonraki sınav için çalışmaya devam
ediyordum. Bu arada da RTÜK'ün uzman yardımcısı olarak kamu hayatına ilk adımı
atmıştım. Ama kaymakam olmayı kafaya koymuştum. Bunu müteakiben yapılan dört
sınava daha girdim. Hatta bazılarında yazılı sınavı çok iyi sıralamalarla
kazandım ama mülakatlarda başarısız bulunuyordum. 2007-2011 yıllarında, yani
"birilerinin" İçişleri'nde altın dönemini yaşadığı, Amerika'dan emir
aldığı zamanlarda, 5 kez peş peşe yazılı sınavı kazanmış ama mülakatta
elenmiştim.
5 KEZ PEŞ PEŞE MÜLAKATTA ELENDİM
Süreç içerisinde bazı şeylere anlam veremiyor
ve hayretle karşılıyordum. Ben sınavlarda başarı göstermeme ve mülakatlarımın
da iyi geçmesine rağmen her defasında aşılmaz engeller ile karşılaşırken aynı
okuldan mezun olduğum ya da iş yerinde çalıştığım kimi isimler ilk girişlerinde
kaymakam olmuştu. Üstelik bu kimseler içerisinde okulunu güç bela bitirmiş,
eğitim geçmişi oldukça vasat ve/veya mesleğin gerektirdiği sosyal ilişkileri
çok zayıf kimselerde vardı. Başlangıçta mesleğe kabuldeki bu durum farklı
sebeplere dayanabilir diye düşünmüştüm. Ancak her mülakat sonucunun
açıklanmasının ardından okuldan ya da işyerinden tanıdığım ve belli bir ortak
paydaya sahip olduğu açık olan isimleri gördükçe kuşkularım giderek büyüdü.
SEBEP ZAMANLA NETLEŞTİ
Zaman geçtikçe olanları anlamak kolaylaştı
portre netleşti. Okuldan birileri, kendilerine mesafeli olmamdan, eylem ve
söylemlerini eleştirmemden dolayı ismimi bu bağlamda Bakanlıktaki
"ağabeylerine" iletmişti. İlerleyen süreçte üzülerek öğrendim ki;
amcamın ağır ceza mahkemesinde görülen bir suçtan dolayı hapse girdiğine dair
sahte belge hazırlanmasına kadar vardırılmıştı yapılanlar. Mesleğe uygun
olmadığıma dair algı yaratmak amacıyla, alçakça bir kumpas yapılmıştı. İşin
aslı ise; benim amcalarımdan hiç birinin sicilinde en ufak bir lekenin dahi bulunmamasıydı.
Özetle mesleğe kabul edilmemem için yapılabilecek her şey yapılmıştı.
O dönemde kuşkusuz benimle beraber gerek
kaymakamlık sınavı gerekse de diğer sınavlarda FETÖ tarafından mağdur edilen
pek çok kimse olmuştu. Ben ve benim gibi pek çoklarının uğradığı haksızlıklar
ile kendine avantaj devşiren, aklını kiraya vermiş örgüt militanlarının daha
sonra meslekten ihraç edilmeleri de ilahi adaletin bir tecellisi oldu. Şunu da
vurgulamak gerekir o dönemde mesleğe giren herkes elbette bu örgüte biat etmiş isimler
değildi az da olsa değerli birçok isim mesleğe girdi bunlara rağmen.
MÜCADELEMİN SONUNA GELMEK BENİ ÜZDÜ
Beşinci kez mülakattan elendiğim yıl 2011
oldu. Halka hizmetin en yakinen yapılabileceği işlerden birisi olan bu mesleğe
olan isteğim halen daha çok canlıydı. Sınav sürecinin zorluğu ve yapılan tüm bu
haksız muameleye rağmen tekrar denemek istesem de o dönem yapılan bir mevzuat
düzenlemesi ile mülakatta üç kere elenenlerinin sınava tekrar giremeyeceği
hükmü getirilmesi ile benim için tüm kapılar kapanmıştı. Kaymakamlık uğruna verdiğim
mücadele de bu şekilde kendi adıma olumsuz biçimde neticelenmiş oldu.
Kaymakamlık mücadelesinin sonuna gelmek o günlerde beni çok üzmüştü. Ancak aradan geçen zamanla birlikte asıl olanın bu büyük devlete ve aziz millete faydalı olmak olduğu gerçeğinden yola çıkarak her zeminde ve her şartta azim ve heyecanla hizmet etmeye çalıştım. Üst Kurulda, akademide ya da sosyal sorumluluk faaliyetlerinde hep nasıl daha fazla katkı sunabilirim düşüncesi ile hareket ettim. Daha sonra ise on dört yıl içerisinde sırasıyla Üst Kurul Uzmanlığı, Kurul Üye Danışmanlığı, Başkan Danışmanlığı ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde her türlü adımın atılmasında sorumlu ve kararlı bir tutum aldım.
Kamu görevinin her türlüsü büyük ehemmiyet ve
değer taşır. Kaymakamlık mesleği ise bunlar içerisinde halka dokunma özelliği
ile müstesna bir yere sahiptir. Benim gözümde de idari görevler içerisinde
kaymakamlık mesleğinin yeri apayrıdır. Bugün Üst Kurul bünyesinde yaptığım
işler gerekse de akademik çalışmalarım bana mesleki tatmin ile ülkeme hizmet
hazzı veriyor.
GÖZÜMDE KAYMAKAMLIĞIN YERİ APAYRIDIR
Sonuç
olarak 10 yaşından beri idealimiz olan kaymakam olabilmek gerçeğe dönüşmedi;
fakat hiçbir iyi niyetli çabanın zayi olmayacağına olan inanç ile çaba
göstermeye devam edince Cenab-ı Hak başka başka güzellikler ve kapıları
araladı. Ben de bugün Üst Kurul bünyesinde bir başka ve daha büyük bir ideale
hizmet ediyorum. Dolayısıyla bugünlerde güzel bir gelecek ve meslek arayışında
olan tüm genç kardeşlerimize bir hususu hatırlatmak isterim. Bazı isteklerimiz
gerçekleşmese ve yıllar içerisinde bunun hüznünü de yaşasak, kendimiz için
güzel olan, hayırlı olan için mücadele etmeye devam etmeliyiz. Er ya da geç
çabalarımız bizi başarıya da mutluluğa da taşıyacaktır. Bu vesile ile bir
taraftan bugünlerde "nedamet" kılıfıyla tekrardan ısıtılıp önümüze
konan FETÖ meselesinin nice insanların hayatlarına, hayallerine kast ettiğini
göstermeyi; diğer taraftan ise gelecek inşası sürecinde olan tüm genç
kardeşlerime naçizane kendi tecrübelerimden hareketle bir perspektif sunmayı
amaçlarken niyeti bu ülke ve millet için halis olan kardeşlerime güzel yarınlar
temenni ediyorum. Bir dönem idealim olan kaymakamlık mesleğini icra eden tüm
mülki idareci dostlarımıza ve büyüklerimize ise görevlerinde muvaffakiyetler
diliyorum.”