Nusaybin. Nasibeyn: Çift Nasipli yer…

Nusaybin, Nasibeyn: Çift Nasipli Yer: Beyaz güller diyarı, zengin diller senfonisi, ilim irfan kenti, dünyanın ilk üniversitesinin kenti, bünyeye güzellikten güzellik katan kent…

Nusaybin Belediye Başkan Yardımcısı Nurettin Şimşek'in Milat Gazetesi'nde Nusaybin'i anlattığı köşe yazısı:

Nusaybin. Nasibeyn: Çift Nasipli yer…

Bu yazı bir kent tasviri olmayacaktır. Bu yazı bir kentin duygusal boşluğunu kalemle kemale vardırma arzusudur. Tarihi tecrübe içinde nakış nakış yontulan bu desenli beldenin tebessümüne teşebbüs olacaktır. Ruhu olan kentlerin varlığı, insanı da içten içe yontar. Bu tarz kentler sakinlerine emanettir. Emaneti müdafaa, tarihi bir vebaldir. Kalıntıları on bin yıl öncesine uzanan bu kentin, Nasibeyn’in, zaman içinde nelere maruz kaldığı, neleri tecrübe edindiğini büyük bir bilinçle tasavvur etmeliyiz.

Tarih boyunca işgaller, istilalar Nusaybin’i üzmüş, en nihayetinde fetih, Nisibis’i güzelleştirmiştir. Her kültürden insanın uğrak noktası olan tarihi İpek Yolu’nun da bağrından geçtiği bu mübarek belde tam anlamıyla bir kültürler harmonisidir.

Çok kültürlülük, derin hoşgörü, güzel bir sempati doğurmuştur bu beldenin emin ufuklarında. Siz hiç İslam’ın kutlu peygamberine iman eden ilk cinlerin nereli olduğunu duydunuz mu, Gırnavas! Yanlış duymadınız periler Gırnavaslı. İlk Müslüman cinler –yanlış okumadınız- Nusaybinli. Bu kentin garip bir büyüsü var, garip bir albenisi var. Taşıdığı bu misyondan olabilir mi a acep. Olgun kentler literatürü derlense Nusaybin ilk beşi zorlar, belki de yoklar, neden mi? Tarihçi Mehmet Dilbaz: ‘‘Henüz Londra, Barcelona, Tokyo, Pekin ve İstanbul gibi dünyanın önde gelen en büyük kentleri bir balıkçı kasabası bile değilken, tarihin derinliklerinde dünyaya medeniyet ve ilim taşıyan bir kent vardı, o Nusaybin’dir.’’ Şimdi bu tabiri hangi tartı kaldırabilir. Sayısız tarihi höyüğün yer aldığı bu kentte hangi sırlar tarihte vücut bulmuş olabilir, buna da arkeologlar ilim yorsun, bilim yorulsun, hakikatler yeşersin diye. Tarihçilerin bu kente merak salmamaları da onlara ayıp olarak yeterdir desek, sanırım kabalık olmaz, bilakis tarihe katkı sunmuş oluruz.

Siz hiç, bir kentin beyaz güllerle anıldığını duydunuz mu, evet Nusaybin, beyaz güller diyarı. Tarihin nakaratlarında yeşeren bağları, bahçeleri, tüm Mezopotamya’ya yeten bereketi, Nusaybin’e ulvi bir mertebe kazandırmış olur mu.

Ortadoğu’nun kavurucu ama boğucu olmayan yoğun sıcak ikliminde yer alan bu muazzez kentin göbeğinden geçen 30 kilometrelik yeşil vadi Nusaybin’i Güneydoğu’nun incisine dönüştürüyor. Süryani’ler burada huzur bulmuş, Yezidi’ler burada huzur görmüş, Müslüman’lar tam da burada huzur buldurmuş.

Zengin diller senfonisi buradan türemiş: Şu türküye bakın hele: Aramice, Süryanice, Kürtçe, Türkçe, Farsça, Arapça… Sana methiyeler bile az kalır Nusaybin.

İlginçlikler bütünü bu kent. Garip tecrübeler yaşayan bu ilim irfan kentinde dünyanın ilk üniversitesinin olduğu gerçeği, bu kentin şaşkınlık uyandıran bir diğer nazarlığı, Mor Yakup Kilisesi. Mantık, ilk burada öğretilmiş, astroloji ilkin Nusaybin’de öğrenilmiş, teolojik bileşkenin merkezi burası olmuş. Gariptir, Oxford diye bir tabir yok iken, medeniyet merkezi, dünyanın akademya düzeyinde ilk üniversitesi Nusaybin’de kurulmuş.

Çok özel güzelliklerle vücut bulmuş bir bünyeye sahip olan Nusaybin, İslam’ın kutlu peygamberinin mübarek torunu Hz. Zeynelabidin ve kız kardeşi Sitti Zeyneb’in makamını taşıma şerefine ulaşmasıyla bünyeye güzellikten güzellik katıyor.

Selman’i Farısi uğramış Nusaybin’e, Nusaybin ak ve pak Nasibeyn olsun diye. Nasibeyn: çift nasipli yer. Ben bu kentte müjdeler aradım, mükâfatlar buldum. Doğunun doğrulacağı yer Nusaybin’dir diye kuytumda şiirler biriktiriyorum.

Şiirinde naz var, niyaz var, naz niyaza aşk meltemi sunuyor Nusaybin’de. Bu kentin büyüsüne kapılıp kalbinde esenlik yaşamayan hiçbir Nusaybinli yoktur. Bir meltem esiyor beyaz güllerinden, gülüşlerinden. Sözün saza bu biçim yakarışla yakıştığı bir türkü dinlememiştim evveliyatında, söz saza, naz Nusaybin’e esir, aşk Nasibeyn’de har, hür. Yontula yontula feleğin imbiğinden geçen bu naz sarhoşu kent, sanki her an gelinliğini coşkuyla taşıyor gibi. Baharlarda bir gül yeşeriyor Nusaybin’de, sadece gözlere bakan, gönle salgınlar sunuyor saadet kuşaklı güller.

Anne her yerde aziz / Nusaybin’de anne aziz, ana muazzez

Tandır kokusunda, müzeyyen ellerin dokusunda bildim Nusaybin:

Sana ciltler tefsir edebilirim / Bir şiirine izah için.

Yolunda sultanlar bekletebilirim / Kapına girizgâh için.

Geçenlerde hüzün türemişti ne için / Ah içim, için için

Varın gidin şarabından için / Aşkının şarabından helalinden için

Nusaybin, Nasibeyn, sana varmak istiyorum, beyaz güller meclisinden

-Sana teslim, sana emin bir masalın ismidir Nırbo, Nisibis, Nasibeyn-