Kurumsal sosyal medya hesapları nasıl kullanılmalı?

Miahaber Hukuk Danışmanı Av. Cüneyd Altıparmak, kamunun sosyal medya kurallarına ilişkin kaleme aldığı yazıda, “Kamu kurumlarının ve personelin sosyal medya kullanımına dair bir mevzuat yok. Hal böyle olunca kurum hesapları amirinin "keyfine" göre yönetiliyor. Kişisel hesapları ise kurum hesabı gibi oluyor. Çeki düzen gelmeli!” dedi.


Dijital Mağduriyet Merkezi Başkanı, Hukukçu Cüneyd Altıparmak'ın "Kamunun sosyal medya kuralları" başlıklı Star Açık Görüş'teki yazısı şöyle:

Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, kamusal alan-özel alan ayırımını da kaldırıyor. Kullanım refleksleri karmaşıklaşabiliyor. Bu nedenle kamu personelinin sosyal medya hesaplarını kullanırken yaptığı paylaşımlar idari ve cezai soruşturmalara konu olabiliyor.

İnternet ve sosyal medya kullanımında dünyada önemli konumdayız. Nüfusun yüzde 75'inden fazlası internet kullanıyor. Şüphesiz bunda devletin geçirdiği e-dönüşüm de etkili. Özellikle e-devlet bu konudaki talebi ve meyli arttırıyor. Hele "blokzincir" uygulaması hayata geçerse e-devlet; hemen herkesin dijital kimliğine dönüşecek. Böylece sosyal medyadan, bankacılığa kadar tüm işlemlerde veya bu mecraların kullanımında "e-kimlik" hayatımıza girecek. Sosyal medya kullanımında da hatırı sayılır bir konumdayız. Nüfusumuza oranla kullanım yüzde 80 dolaylarında. Yani sosyal medya kullanıcı sayısı, yaklaşık 70 milyon civarında. We Are Social'in verilerine göre (1) 2022'de Sosyal medya kullanıcılarının yüzde 59'u erkek, yüzde 41'i kadın. Türkiye'de insanların sosyal medyada harcadığı süre ise günlük üç saat. Bu tabloya bakarak, sosyal medyanın bir tüketim alanına dönüştüğünü söylemek mümkün.

Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, kamusal alan - özel alan ayırımını da kaldırıyor. Kullanım refleksleri karmaşıklaşabiliyor. Bu nedenle kamu personelinin sosyal medya hesaplarını kullanırken yaptığı paylaşımlar idari ve cezai soruşturmalara konu olabiliyor. Veya bir kurumun başındakine dönük yapılan eleştiri sebebiyle hesabının engellenmesi ile karşı karşıya kalınabiliyor. Ortada bir sorun var. İşte bu yazımızda, kamu personelinin ve kamu kurumlarının sosyal medya kullanımına dair hukuki birtakım hususları ele almak istiyoruz.

Sosyal medya hesapları

Kişisel bir hesap açıp dahil olduğunuz sosyal medya, gittikçe uzmanlık gerektiren bir alana dönüşüyor. Bir kişinin kendi düşüncelerini paylaşmak, gezdiği yerleri göstermek, anılarını görmek, arkadaşları ile etkileşime girmek için açtığı "bireysel" hesaplar bile artık "bir yönetim bilgisi gerektiriyor". "Şu saatte paylaşım yap", "içeriği şöyle yaz", "bu #etiketi kullanmalısın" biçimindeki arkadaş önerilerini hatırlayın. Bunların her birisi birer kullanım bilgisi aslında. Aksi halde paylaşım dar bir çevrede kalıyor. Bu da bir tercih. Ancak bu çağın "tanınma" ve "duyurma" çabası ve bunun verdiği haz hepimizi esir almış durumda... Sadece kişiler mi böyle? Pek tabii ki hayır! Bu durum kurumsal hesaplar için daha da önemli. Bir şirketin, marka değeri olan bir firmanın sitesinden, sosyal medya hesabına kadar bir uyum içinde olması bekleniyor artık. Hatta buralardan aracısız ürün tanıtımı ve satışları var. Ve bu konuda henüz bir alt yapı olmadığı için satışlar yapılıyor ve kontrol edilmesi de güç. Bunlara kamu kurumlarının duyarsız kalması mümkün değil. Kamu kurumları da bu anlamda aktif olarak sosyal medyayı kullanıyor. Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar, Meclis, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genel Kurmay ve Komutanlıklar, Valilikler, Belediyeler bu konuda ilk akla gelen hesaplar.

Kamu kurumları

Sosyal medya hesapları kamu kurumlarında genellikle basın birimi altında ele alınıyor. Bunun sebebi, bu alanın bir alternatif medya aracı olarak görülmesi. Belediyeler ise sosyal medyayı daha çok çalışmaların tanıtımı ve duyurulması noktasında kullanılıyor. Sosyal medyada da dikkat edilmesi gereken birçok konu var. Bu mecra manipülasyona açık olduğu gibi kurumsal bir hesap paylaşımlarının bir anda lince uğraması mümkün. Toplumsal infial sebebiyle kamu kurumlarının hesaplarına, paylaşımla bağlantılı olmayan yorumların gelmesi mümkün. Gerçekte olmayan bir çalışmanın veya vaadin paylaşılması veya bir siyasinin "kurgu" paylaşımlarının hızlı biçimde ifşası da... Bilgi kirliliği, kişisel verilerin paylaşılması, ifşa, tehdit, hakaret... saymakla bitmeyen ihlallere gebe bir alan... İşte bu netameli durum devleti temsil eden kurumların paylaşımlarında dikkatli olmasını, devletin görevlisi olan kamu personellerinin bu alanı kullanırken dikkatli olmasını zorunlu kılıyor.

İlkeler, kurallar

Kurumların, sosyal medya paylaşımlarından sonraki süreç, kendi kontrolünde olmuyor. Namludan çıkan bir mermi gibi doğru bir hedefe yönelmemiş ise telafisi güç zararlar doğurması olası. Hal böyle olunca, gündemde olan hususlara temas çok hızlı seyredebilmekte iken seyrin anlamsız diyaloglara sebep olması mümkün... Zira sosyal medya reaksiyonu, tepkiyi olumlu veya olumsuz olarak kestiremediğimiz bizatihi kendisinin algı yönetimine ihtiyaç duyduğu bir mecra.

Türkiye'de kamuya ait sosyal medya hesapları için ilk olarak karşımıza kanun düzeyinde, *Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun, *Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, *İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, *Türk Ceza Kanunu çıkar. Bunun yanında en temel ve kullanıma dair düzenlemeler içeren *Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik bulunmaktadır. Nelere dikkat edilmeli? sorusunun cevabı yukarda saydığımız mevzuattadır ve bunlar da yorum yoluyla ulaşılan durumlardır. Ortada "tam anlamıyla" bu konuya dair bir düzenleme yoktur. Elimizdeki en somut düzenleme Kamu Etik Kurulunun Kamu Görevlilerinin Sosyal Medya Kullanımında Gözetmesi Gereken Etik İlkeleridir (2021/81 sayılı İlke Kararı). Kurul, kurumların içeriklerinin etik kurallara uygun olması gerektiğine vurgu yapmamaktadır. Burada bir kural değil mahiyeti itibarıyla "olması gereken" bir çerçeve çizilmiştir. Şüphesiz bunların başında; "kamu hizmeti bilinci", "dürüstlük ve tarafsızlık", "nezaket ve saygı", "amaca ve misyona" bağlılık kuralları gelmektedir.

İdarenin yapısı

Anayasamız idareyi tek parça kabul eder. Anayasamıza göre (m.123) "idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür". Bu bütünlük, tek bir "idare" olmasının yanında, idarelerin yaptığı iş ve işlemlerinin tümünün idari olmasını sonucunu doğurur. Bu sebeple bir idari işlemin haiz olması gereken tüm nitelikler; sosyal medya hesaplarının kullanımında, yapılan paylaşımların içeriğinde de aranır. Buna göre idareler yaptıkları paylaşımlarda, paylaşıma verdikleri cevaplarda, hesaplarından yaptıkları engelleme işlemlerinde de bir idari işlemin, tutumun taşıması gereken şartları haiz olmalıdır. Hiçbir idari yetki, keyfi kullanılamaz. İdare hukuka uygun ve adil bir davranış sergilemek zorundadır. Bu konuda "hakaret içermeyen", "ayrımcılık ifadeleri barındırmayan", "şantaj veya tehdit gibi başkaca suç" ifadeleri olmayan paylaşımlar nedeniyle, idarelerin kurumsal hesaplarından bir kullanıcıyı engellemesinin mümkün olamayacağına hükmedilmiştir.

Buradaki temel kriter, "keyfi muamele" olmayacağı yönündedir. Pek tabii ki kurumlar herkesi takip etmek, sayfalarına eklemek zorunda değildir. Ancak "şeffaflık" ilkesi gereğince, bu hesapların ulaşılabilir olması, bir kişiye karşı "farklı" bir muamele yapması için somut gerekçelerin, hukuka uygun olması gerekir. Yine idare her yurttaşın yorumuna cevap vermeye de zorlanamaz. Ancak bilinmelidir ki sosyal medya kullanımındaki yaklaşımların idarenin bir işlemi olarak ele alındığı içtihatlar bulunmaktadır. Nitekim Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu (TİKEK) "...Günümüzde Twitter'ın kamuoyuna hızlı ve doğrudan bilgi akışı sağladığı, kamuoyunu aydınlatma işlevini yerine getirdiği ve kamuoyunun bilgilendirilmesinde de kamu yararı olduğu açıktır. Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluşlarınca sosyal medya platformları aracılığı ile hizmet faaliyetlerinin yürütülmesi ve halka bilgilendirme yapılması halinde Twitter'ın kamu hizmeti verilen bir mecra olarak kabul edilebileceği değerlendirilmektedir" şeklinde tespitte bulunmuştur (2). Atılan tweetler, postlar vedurum paylaşımlarının bu yönü olduğunu kabul etmek gerekir.

Kamu personeli

Neticede sosyal medya hesabını kullanan kamu görevlisi de Anayasa (m.129) uyarınca Anayasa başta olmak üzere, kanunlara ve diğer mevzuata "sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdür". Bu yükümlülük kamu görevlilerinin özel hayatlarına da sirayet eder. Bu sıradan bir memur için daha esnek ve geniş yorumlanırken, doktor, idareci, belediye başkanı, hâkim için daha dar ve kendine özgü kuralları içerisine alır. Yazımızın bu bölümünde ana hatları ile belirlenen ilkelere, Kamu Görevlileri Etik Kurulunun (KGEK) belirlediği kurallara yer vermekle iktifa edeceğiz.

Buna göre, KGEK'in 81 nolu ilke kararına göre; kamu görevlilerinin sosyal medya paylaşımlarında tarafsızlığa dikkat etmeleri gerekir. Siyasi tarafsızlığını korumaya özen göstermeli, yaş, düşünce, inanç, görüş, medeni hal, engellilik, kılık-kıyafet konusunda ayrımcılık ifadeleri göstermesi muhtemel paylaşımlardan kaçınmalıdır. Yaptığı paylaşımlar ile kurumunun itibarına gölge düşürmemelidir. Özellikle paylaşım içerikleri bağlamında "çıkar çatışmasına" mahal vermemelidir. Misal olarak kendi eşinin işe alınmasına karar verilen kurula katılmak, akrabası olan birisinin mezuniyet işlemlerine karar verenler arasında yer almak birer çıkar çatışması örneğidir. Hukuken engel olmasa bile bu tip paylaşımları "kamu görevi sıfatı" ile yapmak bir etik ihlali olarak ele alınmıştır. Yine mesai saatlerinde sosyal medyada vakit geçirmek de bir etik ihlalidir. Bunun makul ölçüleri aşması ve artık kişinin iş yapamaz hale gelmesi bir takım disiplin soruşturmalarına neden olabilecektir. İnsan haklarına saygılı olmak, güncel ve doğru bilgi paylaşmak, toplum yararını gözetmek, kamu görevlisinin her zaman dikkat etmesi gereken ilkeler içindedir. Kurumların sosyal medya hesabını kullanan kimselerin ise özellikle; "yetkilendirilmiş kimseler olması" "ayrımcılık ifadelerinden kaçınmaları", "kullanıcıları veya yorumları silmemeleri, engellememeleri", "kişisel saik veya siyasi amaçla hareket etmemeleri", "nazik ve saygılı dil kullanmaları" ve kurumsal saygınlığa helal getirmeleri beklenmektedir. Yöneticilerin tüm bu süreçlere vaziyet etmesi, ihlalleri gidermesi ve sorumluları uyarması idari bir görevdir.

Eksikler neler?

Eksiklere geçmeden önce bir hakkı teslim ederek başlamak gerekiyor. Bu konuda yukarda saydığımız TİHEK ve KGEK'nin ortaya koyduğu kararlar ve idari yargının yerel mahkemeler nezdinde ortaya çıkan kararları dışında "özel" düzenleme sadece ve sadece Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunmaktadır. Bakanlığın Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğince 2021 yılında çıkarılan bu metin önemli. Birtakım ana ilkeleri ortaya koyması adına bir ilk olan "Kurumsal Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu", Milli Eğitim Bakanlığının faaliyetleri gözetilerek kaleme alınmıştır. Geliştirilmeye ve genelleştirilmeye ihtiyacı olan bu metinden hareketle meseleye yaklaşmak ve bir başlangıç gereklidir.

İstesek de istemesek de eğilimler, yönelimler dijital dünyada seyretmekte ve gün geçtikçe de bu alan tahkim olmaktadır. Sosyal medya, yeni bir kamusal alandır. Ve bu alan kişilerin değil kamunun menfaatine uygun kurallara tabi olmak zorundadır. Devletin tahkim edemediği alanı, sosyal medya şirketleri yönetir...