Türkiye’yi
yasa boğan, 50 binden fazla vatandaşın can verdiği, 11 ili enkaza çeviren
depremleri anlatan şair Aslan Avşarbey’in kaleme aldığı ‘2023 DEPREMİ DESTANI’ şöyle:
Altı
Şubat günü kara geceden
Doğduğuna
pişman bir güneş kaldı
Deprem
alev alev çıktı bacadan
Binlerce
ocakta kor ateş kaldı
Bostana
mihrican vurmuşçasına
Memlekete
kıran girmişçesine
Son
anda fark edip durmuşçasına
Mahşer
meydanına bir karış kaldı
Gece
Pazarcık’ta faylar kırıldı
Yıllardır
gerilen yaylar kırıldı
Şehirler
yıkıldı köyler kırıldı
Ne
bir açık kapı ne giriş kaldı
Daha ilk
depremin gelmeden ardı
Öğleni
geçerken bir daha vurdu
İbre
yedi nokta altıda durdu
Akrep
yelkovana takılmış kaldı
Hayaller
kurarken yarın üstüne
Bir
de deprem vurdu karın üstüne
Katlandı
zor geldi zorun üstüne
Geriye
çıkmadık bir savaş kaldı
Binboğa
Beydağı kardan bembeyaz
Bir
yandan zelzele bir yandan ayaz
Dışarıda
soğuk binlerce enkaz
Asırlara
bedel bekleyiş kaldı
Semayı
örterken ölümden perde
Maraş’tan
bir figan koptu seherde
Aklın
durup sözün bittiği yerde
Bize
dövmek için dertli döş kaldı
Tarihte
var m’ola böyle felaket
Duyanlar
sandı ki koptu kıyamet
Bir
dak’kada çöktü tam on vilayet
Ne
kaçacak yollar ne çıkış kaldı
Yılan
oldu demir raylar kıvrıldı
Viyadükler
çöktü köprü devrildi
Arabalar
sağa sola savruldu
Ne
tren ne otobüs ne dolmuş kaldı
Devirdi
ne varsa ayakta duran
Görkemli
evleri eyledi viran
Bir
hayalet şehre döndü Elbistan
Ne
Afşin ne Göksun ne Maraş kaldı
Ozanlar
diyarı Maraş’ın hâli
Gören
her yüreği ediyor deli
Karakoç
gücenmiş yazmıyor eli
Mahzuni’den
acı bir deyiş kaldı
Azrail
bir pazar kurmuş kabala
Antep
-Sarıkamış, Hatay -Kerbela
Malatya’dan
arşa bir acı sela
Kilis’te
Allah’a yakarış kaldı
Haritadan
sildi Hatay şehrini
Antakya
içine atar kahrını
Ağıtlar
taşırır Asi nehrini
Önünde
ne engel ne yokuş kaldı
İskenderun
yandı liman içinde
Kırıkhan
ve Defne duman içinde
Umutlar
tükendi zaman içinde
Kaldıysa
mucize kurtuluş kaldı
Geçmek
bilmeyen o yüz saniyede
Nurdağı
da battı Islahiye de
Adıyaman
Urfa Osmaniye’de
Ne
sağlam bir duvar ne de taş kaldı
Elazığ’dan
tutun Diyarbakır’a
Yarıldı
tarlalar döndü çukura
İşçiden
memura toktan fakire
Şehirlerden
köye bir yarış kaldı
Acıyla
gördü ki bütün Adana
Çürüğün
makyajı sıva badana
Malzemeden
çalıp inkar edene
Milletçe
edilen bir kargış kaldı
İnsanlar
kalırken başbaşa Hak’la
Gölbaşı’nın
farkı yoktu Nurhak’la
Bazı
fotoğraflar kazındı akla
Onlardan
şöyle bir derleyiş kaldı
Binalar
dikmişler bin bir hileyle
Meğer
farkı yokmuş kumdan kaleyle
Yerle
yeksan oldu bu zelzeleyle
Ne kolon ne sütun ne kiriş kaldı
.....
https://www.edebiyatdefteri.com/siir/1479081/2023-depremi-destani-51-dortluk.html