
Emekli Vali Orhan Öztürk, İmamoğlu hakkında yazı kaleme aldı
Emekli Vali Orhan Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından lisans diplomasının sahte olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmanın ardından önemli bir yazı kaleme aldı. "Camdan evde oturuyorsanız başkasının penceresini taşlamayacaktınız" diyen Öztürk, diploma ve cumhurbaşkanlığı ilişkisini anlattı....
İşte o yazı...
Bir kişinin üniversite mezunu olmaması onun yetersiz, niteliksiz olduğunu, tersi de nitelikli, yeterli olduğunu göstermez.
Dünyada etkili pek çok kişi üniversiteyi bitirememiş kişilerdir. Örnekleri internette var.
Cumhurbaşkanlığı için getirilen dört yıllık yüksek öğrenim şartı bürokratik devlet felsefesinin bir gereği olarak ortaya çıktı.
Aslında böyle bir düzenlemenin mevzuatta olması gereksiz bir şarttır.
Ancak bu ülkede diploma itibar, hiyerarşinin adeta kutsandığı önemli bir argüman.
Doktorlar altı yıllık üniversite mezunu oldukları için dört yıllık mezunları biraz küçümser.
Bazı ilçelerde kaymakam doktor anlaşmazlığının bu gibi sebeplerden kaynaklandığını biliyorum.
Yine astsubaylıktan gelen bazı askeri idarecilerin subaylarca tahfif edildiğine dair örnekler de ortada.
Hakan Fidan'ın kişisel niteliklerinin yüksekliğine rağmen astsubay kökenli oluşu rütbe, hiyerarşi gibi konuların adeta kutsandığı, gelenek oluştuğu askeri cenahta maalesef bir nakise gibi algılanıyor hala…
Özal'ın siyasete girişini tartışan, seçimlere katılım iznini değerlendiren 12 Eylül yöneticilerinden Işık Koşaner paşa, MGK Başkanı Kenan Evren'e ‘Bunu niye dert ediyorsunuz. Özal askerliğini erbaş olarak yapmadı mı, gel deyince gelir, git deyince gider’ demişti.
Birçok subayın gözünde sivil isterse bakan, hatta başbakan, milletvekili, iş adamı vs… ne olursa olsun er rütbesindedir.
Bunun bir meslek hastalığı olduğunu da söyleyen yine askerlerdir.
İmamoğlu'nun diploma tartışmalarının hukuki, idari sonuçları ne olursa olsun bu açıdan ileride gündemimizden kolayca çıkmayacağını tahmin ediyorum.
Müktesep hak, idarenin güvenirliği, zaman aşımı gibi pek çok argüman diploma tartışmalarını bitiremez.
Çünkü 1988 yılında girdiği ÖSS sınavında 390 puan alıp Türkiye’de herhangi bir üniversiteye giremediği için Kıbrıs’a tabela üniversitesi olarak gösterilen paralı öğrenci olarak gidip bir şekilde en düşük 475 puanla öğrenci alan İşletme Fakültesine geçmesi normal değildir.
Denklik, yatay geçiş şartları vs… tartışılır ama cumhurbaşkanı olacak birisinde bu tür tartışmalı ama açıkça da bazı yetersizliklerin görülmesi meşruluk problemini devamlı gündemde tutacaktır.
Bu açıdan Sn. Recep Tayyip Erdoğan da üzerinde tartışılan birisi oldu yıllarca.
Üzerinde tartışma yapılmayan kişiler Fahri Korutürk ve Ahmet Necdet Sezer'dir bu ülkede.
Atatürk’ün, İnönü'nün , Kenan Evren'in, Özal ve Demirel'in de bu tür tartışmaların konusu olduğunu biliyoruz.
Türkiye’de üniversite kazanamayıp Kıbrıs’a veya yurt dışına gidenlere karşı sonraki hayatlarında gösterdiği başarılara rağmen küçümseyici ön yargı maalesef hepimizde var.
İmamoğlu’nun ticarette ve siyasetteki performansına karşılık eğitim hayatında başarılı bir öğrenci olmadığı söyleniyor.
Bu ülke statünün, rütbenin, makamın kutsandığı bir konumdan çıkamayacaktır.
Bundan İmamoğlu da payını almaktadır.
İmamoğlu bu açıdan itibar sıkıntısını cumhurbaşkanı olsa bile yaşayacaktır kanaatindeyim.
Camdan evde oturuyorsanız başkasının penceresini taşlamayacaktınız.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.