Hukukta alternatif çözümler-5
...
Hukukumuzda alternatif çözümlerden biri de tahkim müessesesidir. Hukukumuzda köklü bir geçmişi olan
tahkime ilişkin ilk düzenlemeler1850 yılında yapılmıştır. Sonrasında 1927
yılında kabul edilen HUMK.da düzenlenen ulusal tahkime12 Ocak 2011 tarihinde
kabul edilen 6100 sayılı HMK.nun 407-444’üncü maddeleri arasında yer verilerek
son şeklini almıştır. Ülkemiz 1988 yılında Devletler ve Diğer Devletlerin
Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümlenmesi Hakkında
Konvansiyona taraf olmuş ve 1991 yılında milletlerarası ticari tahkime ilişkin
1961 tarihli Avrupa Cenevre Konvansiyonu ile Yabancı Hakem Kararlarının
Tanınması ve Tenfizine ilişkin 1958 tarihli New York Konvansiyonunu
onaylamıştır. 2000 yılında ise Enerji Şartı Konvansiyonu imzalanmıştır. 2001
yılında yürürlüğe giren 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununda dayabancılık unsuru taşıyan ve tahkim
yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da
hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar esas olmak üzere
milletlerarası tahkime ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu
tahkime ilişkin ihtilaflar 26 Eylül 2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe
Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin
Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde takip
edilmektedir.
Tahkim, mevzuatın izin verdiği hallerde,
bir hak üzerinde ihtilafa düşen tarafların aralarında anlaşarak ihtilafın
çözümünü mahkemeler yerine hakem adlı özel kişilere götürmeleri ve ihtilafın
hakemler tarafından kesin ve bağlayıcı şekilde çözülmesidir. Bir uyuşmazlığın
tahkim yoluyla çözümlenebilmesi için iki şart aynı anda gerçekleşmelidir. Birincisi,
uyuşmazlığın tahkime elverişli olmasıdır. İkincisi, tarafların aralarındaki
uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümünde anlaşmalarıdır. Haliyle tahkim esas
itibariyle tarafların karşılıklı rızasına bağlı ihtiyari bir süreçtir. Hukukumuzda
istisna en bazı kanunlarda tarafların aralarındaki ihtilafı zorunlu olarak
tahkime götürmeleri gerektiği belirtilmektedir.
Tahkimde, karar verici pozisyondaki
hakem veya hakem heyetinin taraflarla organik bir bağının olmaması tahkimin
avantajlarından biridir. Tarafların ihtilafa uygulanacak usul kurallarını,
esasa uygulanacak hukuku, tahkim yerini, tahkim dilini seçebilme serbestisi,
tarafların hakem veya hakem heyetini belirleme, tahkim sürecinin takvimini
belirleyebilme imkanı, tahkim sürecinin gizlilik özelliği, kararların nihai
olması ve tenfizinin kolay olması tahkimi cazip kılan hususlar olarak kabul
edilebilir.
Arabuluculuk ile tahkimin
birleştirilerek uygulanabilmesi de mümkündür. Her biri uyuşmazlık çözümünde
farklı yöntemler olsa arabuluculuk (mediation) ve tahkim (arbitration)
yolunun, aynı uyuşmazlığın çözümünde kademeli olarak kullanılmasını öngören
yönteme arabuluculuk-tahkim (med-arb) denilmekte ve karma bir biçim oluşturulmaktadır.
Ülkemizde özellikle ISTAC ön
plandadır. Zira ulusal ve uluslararası sisteme hitap edebilmesi noktasında 16
maddeden oluşan 6570 sayılı İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu, 20 Kasım 2014
tarihinde kabul edilmiş, 29 Kasım 2014 tarihli ve 29190 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanmış ve böylece tüzel kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine tabi
İstanbul Tahkim Merkezi kurulmuştur. Kanunun amacı; yabancılık unsuru
taşıyanlar da dahil olmak üzere uyuşmazlıkların tahkim veya alternatif
uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle çözülmesini sağlamak üzere İstanbul Tahkim
Merkezinin kurulması ile Merkezin teşkilat ve faaliyetlerine ilişkin usul ve
esasları düzenlemek olarak belirlenmiştir.
ISTAC Tahkim ve Arabuluculuk Kuralları
26 Ekim 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tahkim Kuralları, Seri Tahkim, Acil
Durum Hakemi ve ad hoc tahkimlerde hakem atanmasına ilişkin günümüze ve
geleceğe hitap eden modern düzenlemeler içermektedir. ISTAC, satım, dağıtım,
inşaat, finans, şirketler hukuku gibi alanlarda hakemlerce taraflar arasındaki
uyuşmazlıkların çözümlenmesini sağlamaktadır. İstanbul Tahkim Merkezi
tarafından bu yönteme ilişkin usul ve uygulama kurallarını içeren düzenleme, 26
Kasım 2019 tarihinde Arabuluculuk-Tahkim Kuralları adıyla yayımlanmıştır. İstanbul
Tahkim Merkezi Arabuluculuk-Tahkim Kurallarının birinci maddesine göre bu
kuralların amacı, arabuluculuk ve tahkime konu olabilecek uyuşmazlıkların
İstanbul Tahkim Merkezi nezdinde çözüm ve yürütümünde, ihtilafın çözüm yolu
olarak arabuluculuk ve tahkime beraber yer verilmesi durumunda, takip edilecek
usul ve uygulama kurallarının belirlenmesidir.
Tahkim türleri olarak; tahkim
uyuşmazlığın yabancılık unsuru içerip içermemesine göre ulusal tahkim ve
uluslararası tahkim olmak üzere iki gruba ayrılırken, bir diğer yönden ticari tahkim-yatırım tahkimi, yine zorunlu
tahkim –ihtiyari tahkim ayrımları yapılmaktadır.
Uluslararası tahkim süreçleri,
örgütlenme şekli bakımından ad hoc tahkim ve kurumsal tahkim olmak üzere
iki grupta incelenmektedir. Burada uluslararası ticaret ve yatırım
uygulamalarında uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümü için kurulmuş olan;
Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Tahkim Mahkemesi, Londra Uluslararası Tahkim
Mahkemesi (LCIA), Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözüm Merkezi (ICSID)
ve ülkemizdeki İstanbul Tahkim Merkezi’ni (ISTAC) kurumsal tahkim merkezlerinin
örneklerinden olarak belirtmekte fayda vardır.
Taraflar tahkimde hakem
veya hakemleri serbestçe seçebilmekte ve ihtilaflar mahkemelere göre çok kısa
sürelerde ve daha ekonomik olarak çözümlenebilmektedir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.