Sezai Karakoç: Sadece Türkiye’nin değil, bütün İslam dünyasının büyük kaybı

...

Şair, yazar, düşünür Sezai Karakoç, 16 Kasım 2021’de 88 yaşında ânî bir ölümle ebedî âleme göç etti. Sezai Karakoç; sahip olduğu çok özel, çok üstün yeteneklerle, engin bir birikimle, bunlara dayalı olarak şiir ve düzyazı alanında verdiği birbirinden değerli eserlerle olduğu kadar alçakgönüllülüğü, sessizliği ve iddiasızlığı ile de geniş kesimlerin ilgisine, sevgisine, hayranlığına muhatap olmuş bir şahsiyetti. Birçokları; şiirde, nesirde, tefekkürde onun ulaştığı başarılara ulaşabilse, verdiği eserlerin birazını bile verebilse kasım kasım kasılır, övünmekten bir hal olurdu. Fakat Sezai Karakoç, hayatının hiçbir döneminde bilinmeye, tanınmaya, öne çıkmaya, günümüzün yaygın deyimiyle medyatik olmaya hiç tenezzül etmemiş; mahviyet ve inziva içinde ömrünü tamamlamıştır. Merhum Mehmet Akif de bir aksiyon adamı, İstiklal Marşı’mızın ve Safahat gibi muhalled bir eserin sahibi olmasına rağmen olabildiğince sessiz yaşamış, bunu da şu dizelerle ifadeye koymuştu:

Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma,

Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecek.

Akif korktuğuna uğramamış, cenazesi bilhassa üniversite gençliğinin ağırlıkta olduğu muazzam bir kalabalıkla son yolculuğuna uğurlanmıştı. Sezai Karakoç da uç noktada münzevi ve sessiz yaşamına rağmen ölümü ülke çapında anında duyulmuş, eli kalem tutan birçok seveni tarafından yazılan rahmet dileme ve derinden üzüntü ifade eden yazılarla sosyal medya adeta sallanmıştır. Cenazesi de kış şartlarına rağmen Türkiye’nin birçok yerinden gelen sevenleri ve hayranlarının iştirak ettiği çok büyük bir kalabalıkla ebedi istirahatgâhına tevdi edilmiştir. 

Sezai Karakoç, her şeyden önce şairdi. Türk şiirinde “ikinci yeni” diye anılan, bütün 1950’li yılları kapsayan akımın Cemal Süreya, Ece Ayhan gibi önde gelen şairlerinden ve temsilcilerindendi. Bu akımın bütün şairleri solcu ya da sola açık kişilerken sadece Sezai Karakoç, Müslüman/dindar bir çizgiye dâhildi. Sezai Karakoç dâhil olduğu kesimin insanlarından ve temsilcilerinden her geçen gün büyüyen bir sevgi ve bağlılığa mazhar olurken laik/solcu kesimden de her zaman hem saygı hem de kabul görmüştür. Sağcı diye bilinen şair ve yazarların nerdeyse tamamı (Necip Fazıl ve Peyami Safa gibi) solun acımasız eleştirilerine muhatap olurken Sezai Karakoç hep istisna oluşturmuştur.

Sezai Karakoç’un her zaman her kesim tarafından takdir edilmesini ve kendisine koşulsuz güven duyulmasını sağlayan ve bu nedenle mutlaka anılması gereken bir yönü ise servet ve zenginliğe karşı istiğnasıdır. Hiç para pul peşinde olmamış, paraya pula hiç değer vermemiştir. Bu, günümüzün herhangi bir alanda isim yapmış insanları için çok az rastlanan çok büyük bir erdemdir.

Sezai Karakoç, tam bir özgür tercihle dâhil olduğu dindar/Müslüman camianın düşünce ufuklarını olabildiğince genişletmiş, iyi takip ettiği Batı kültürünü de irdeleyip eleştirerek Müslüman düşüncesinde çok değerli sentezlere ulaşmıştır. Şiirlerinin çoğunluğu, nesirlerinin de neredeyse tamamı Müslümanlığın sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa yönelik mesajlarını doğru ve çağa uygun şekilde anlama çabası güden ve bu vadide önemli başarılar yakalayan eserlerdir. Eserlerinin tamamı orijinaldir. Bütünüyle teliftir. Eserlerinde falan şahıstan, filan kitaptan alıntı, dip not vb. yoktur. Çağdaşlarından ve aynı yolda yürüdüklerinden bu çapta bir özgünlüğü yakalayan hiç kimse yoktur. “Diriliş” teması etrafında bir kütüphane dolduracak kadar kitap yazmıştır. Ayrıca kendisini konu edinen bir düzineye yakın eser hazırlanmıştır. Bunları isim isim saymaya bu yazının hacmi yetmez.

1968 yılında yazarı olduğu bir gazetede “Kutlu Kitap” başlığıyla Kur’an-ı Kerim’le ilgili olarak yazığı benim de kesip sakladığım bir yazısından nesrine örnek birkaç satır:

“Bin dört yüz yıldan beri bir tek harfi bile yıpranmamış bir mucizedir, hayat fışkıran bir mucizedir Kur’an-ı Kerim. Dünya haşr gününde hesaba çekilse, Kur’an-ı Kerim’in kendisine gönderilmesini bir kurtuluş, bir şan belgesi olarak ileri sürer ve beraat eder.

Allah’ın yarattığı güzellikleri Kur’an’la görür Müslüman, Kur’an’la düşünür, Kur’an’la anlar, hilkatin sırlarına Kur’an’la erer…

Müslümanlar Kur’an’dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler. İnsanlık aya çıksa, Zühre’yi bir martı gibi avlasa, Merih’ten petrol getirse, Kur’an’a dönmedikçe ruh yıkıntısını, çöküşünü durduramayacaktır…”

Birçok büyük insan gibi ölümünden sonra değeri daha iyi anlaşılacak, daha çok özlenecek, daha çok aranacak büyük Müslüman Sezai Karakoç’a sonsuz rahmetler, cennet-i âlâlar dileriz.

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum