ŞEHİDİNİ BEKLEYEN BABA

...

HİKÂYE

“2017 YESEVİ”

“2 0CAK 2017 AÇIKSÖZ”

“25 HAZİRAN 2020 AÇIKSÖZ “

“SAYIN VALİMİZ AVNİ ÇAKIR’A İLİMİZE HOŞGELDİNİZ DİYORUM. 2 OCAK 2017’DE BU SÜTUNLARDA YAYINLADIĞIM ARAÇ İLÇEMİZ AVLACIK KÖYÜ’NDEKİ ŞEHİT BABASI SADIK AMCAMIZLA HİKÂYEMİ SADIK AMCAMIZI SAYIN VALİMİZİN ZİYARETİ SEBEBİYLE SİZLERE TEKRAR SUNUYORUM. 1993’DE AYNI TERÖR SALDIRISINDA ŞEHİT OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMİZ SAYIN VALİMİZİN KARDEŞİNİ, ŞEHİDİMİZ SELÂHATTİN’İ VE BU HİKÂYENİN YAZILMASINDAN SONRA KAYBETTİĞİMİZ SADIK AMCAMIZIN EŞİ HURİYE ANNEMİZİ DE RAHMETLE ANIYORUM, MEKÂNLARI CENNET OLSUN.”


Araç ilçemizin Avlacık Köyü’nün Ulualan Mahallesi’ne geldik ama çevrede kimse yoktu. Kaymakam Bey: “Duralım.” deyince aracı durdurdum ve inerek kaymakam beyin kapısını açtım. Kaymakam bir süre dolaştı. Ama köy terk edilmiş gibiydi. Kaymakam Bey, ilçeye yeni atandığı için çevreyi tanımak istemişti. Her gün değişik yerleri dolaşıp, insanları dinliyor, problemleri not alıyordu. Birkaç evin kapını çalıp: “Kimse yok mu?” diye seslendim. Ama ne bir ses, ne bir hareket vardı. Bu sefer de aracın kornasını çaldım. Bunun üzerine evlerin birinin kapısı açıldı. Kapıda bir yaşlı amca görüldü.

Amca: “Hoş geldiniz. Birini mi arıyorsunuz?” diye şaşkınlıkla sordu. “Amca Kaymakam Bey’in şoförüyüm. Kaymakam Bey, sizinle konuşmak istiyor.” dedim. Amca: “Eve buyrun.” deyince Kaymakam: “Amca eve girmeyelim. Acelemiz var. Başka yerlere de uğrayacağız.” diyerek yaşlı adamın yanına yaklaşarak elini öptü. Evin önünde ağaç kütüklerinin üzerine konulan tahtadan yapılmış bir oturma yeri vardı. “Burası iyi. Burada otururuz.” diyerek oturdu.

Kaymakam Bey: “Amca adın ne?” diye sordu. “Sadık” dedi adam. 85 yaşındaki Sadık Amca, 80 yaşındaki eşi Huriye Anne ile birlikte bu evde ve bu köyde yaşıyorlardı. Kaymakam Bey: “Evde sizden başka kimse yok mu?” diye sorunca Sadık Amca: “8 çocuğum vardı. Ama artık bu evde hanımla ikimizden başka kimse yok. Hepsi çekip gittiler. İkisi Kastamonu’da, diğerleri de başka yerlerde yaşıyorlar.” Kaymakam: “Peki diğer köylüler nerede?” diye sorunca Sadık Amca: “Bu mahallede biz tek hane kaldık. Başka kimse yok. Herkes köyü terk edip gitti. Köyde insanların geçimlerini temin edecekleri yeterli toprak yoktu. İnsanlar karınlarını doyurmak için göç etmeye başladılar. Bu sebeple okul da kapandı.”

Huriye Anne de gelerek onlara “Hoşgeldiniz.” dedi. Gelirken ayran getirmişti. İkram edilen ayranı içtik. Sadık Amca: “Hanım Kaymakam Bey, acıkmıştır. Bir sofra kur bakalım.” deyince Kaymakam Bey: “Aç değiliz. Yemeğimizi yedik çıktık. Bu ayran bizim için yeterli. Teşekkür ederiz.” dedi ve sordu: “Sizin için bir başınıza burada yaşamak zor olmuyor mu? Geçiminizi nasıl temin ediyorsunuz, ne yiyip ne içiyorsunuz.” Sadık Amca: “İki ineğimiz var. Tavuklarımız var. Ekip biçtiğimiz bir bahçemiz var. Süt, yoğurt, tereyağı, yumurta, sebze, meyve bize yetiyor. Yazdan kış hazırlığımızı da yapıyoruz. Tarhana, turşu, pekmez, konserve her şeyimizi hazır ediyoruz. Fasulyemizi, biberimizi kurutuyoruz. Ekmeğimizi fırınımızda kendimiz pişiriyoruz. Allah’a şükür geçinip gidiyoruz.”

Kaymakam Bey: “Geçiniyorsunuz da yine de tek başınıza burayı beklemek zor olmuyor mu? Bakın o kadar da çocuğunuz varmış. Onların da siz buradayken gözleri arkada kalmaz mı? Burası Araç’a bile çok uzak. Hele hele Kastamonu’ya çok uzak. Burada hasta olsanız ne yaparsınız? Hiç olmazsa Kastamonu’daki çocukların yanına gitseniz iyi olmaz mı?” 

Sadık Amca, ayağa kalkarak: “ Kaymakam Bey, sizinle evin arka bahçesine gidelim. Bu sorunuzu orada cevaplayayım.” dedi. Birlikte evin arkasına geçtik. Yemyeşil bir bahçenin ortasında bir mermer mezar vardı. Mezarın başındaki direkte bayrağımız dalgalanıyordu. Mezarın başına gittik.

Mezar taşında: “SADIK OĞLU ŞEHİT ER SELÂHATTİN TOKAT. Doğumu: 12.07.1972 Ölümü: 15.09.1993 yazıyordu.

Sadık Amca: “İşte Kaymakam Bey, bu mezar şehit oğlumun mezarı. Şehidimizin başka bir yere defnedilmesini istemedik. Buraya atalarımızın mekânına getirerek evimizin bahçesine defnettik. 23 yıldır her gün hanımla buraya gelip dua ediyoruz. Mezarın bakımını yapıyoruz. Çiçekleri suluyoruz. Biz ölünceye kadar buradan ayrılamayız. Şehidimizi yalnız bırakamayız. Biz burada şehidimizi bekliyoruz Kaymakam Bey.” dedi.

Çok üzülmüştük. Bir süre konuşamadık. Şehidimize dua ettik. Kaymakam Bey: “Allah sizlere sabır versin. Şehidimizin mekânı cennet olsun. Sadık Amca, bizden bir isteğiniz var mı ?” diye sordu. Yaşlı adam, sıkılarak : “Kaymakam Bey, bir isteğim var.” diyerek mezarın yakınındaki elektrik direğini gösterdi. “Bu direkteki ampul geceleri şehidimin mezarını aydınlatıyordu Kaymakam Bey, özelleştirmeden sonra projede yok denilerek enerjiyi kestiler. O kadar uğraştım. Her yere gittim ama bu derdimize bir çare bulamadık. Şehidimizin mezarı aydınlanırsa çok memnun oluruz.” dedi. Kaymakam Bey, Sadık Amca’nın isteğini not aldı.

Sadık Amca ve Huriye Anne ile vedalaşıp aracımıza bindik. Köyden ayrılırken Kaymakam Bey çok üzgündü. Gözleri buğulanmıştı. “Sadık Amca bu vatana evlâdını vermiş, biz ise onun şehidinin mezarını aydınlatacak bir ampulü çok görmüşüz.” diyerek üzüntüsünü ifade etti.



Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum